Bütün varlığa yasalar koyan yaratıcının
insanı başıboş ve kuralsız bırakması
düşünülemez. Ne var ki evren kendisine
konan yasalara zorunlu olarak tâbi olurken;
din olarak ifâde edilen "ilâhi kurallara" uyup
uymamak özgür ve sorumlu bir varlık olan
insanın seçimine bırakılmıştır ki onun önemi
ve sınavının zorluğu da buradan
kaynaklanmaktadır.
Allah'ın doğaya koyduğu program
yaratılışından itibaren hiç değişmediği gibi;
insanlara gönderdiği din de fıtrat birliğinin
zorunlu sonucu olarak bir ve değişmezdir.
Değişmez insanlık projesi şeklinde sunulan
fıtrat dininin (İslam) zaman içinde isim ve
içerik itibariyle birbirinden farklı dinler
haline getirilmesi ve birbiriyle çatıştırılması
ilâhî tavrın değil insanların yaklaşım ve
algılamalarının sonucudur.