'' Belimde korkunç soluk kesen bir ağrı ve tekrar karanlık. Karanlığın ardından arkadaşlarımın çığlıkları ambulans sirenleri ve hızla giden araçtayken bir karanlık daha. Baygınlık ve her baygınlığın ardından ambulans sirenlerinin eşliğinde sancıyla uyandığım kör olası aydınlık. Sonra... bitsin bu ağrılar diye yalvarırken 'Hissediyor musun?' diye art arda üsteleyen sorular. Bu nasıl bir soruydu böyle? Neyi hissediyor muydum?
Kısa bir suskunluktan sonra üstüme doğru eğilirken tavandan gelen şiddetli ışık yüzünden yüzünü göremediğim adamın verdiği yanıt:
'Eee... Nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. Üzgünüm ama... Senin belin kırılmış. Felç omuşsun...'
Suspus olmuştu her şey... Zaman durmuştu.''