"annemin babamın gençliği duruyor hileyle elimden aldığın çocukluğumun yanında. yut onları kıbrıs yut bizi ve patla! nar taneleri gibi dağıt bizi yabancı haritalara ve yaşasın dünya ve isterse kahrolsun ada... sen barışa uzaktan bak barış da sana. yalanlardan uzamış burnunla "hiçbiryer"sin sen ve bizler de birer "hiç"iz aslında.
ne garantörlerden kurtulabildin ne bayraklarından. biz bayramsız kaldık kendi yurdumuzda sen terbiye edildin yabancı karaların bayramlarıyla. sen rahat ol kıbrıs bütün suç şair'de ve tanrıça'da. "puşt rimbaud"nun ve "orospu afrodit"in parmakizleri duruyor dağlarının namlularında. rumca kırıldım türkçe küstüm kıbrıs anla!
ölüm bir kere yaşanır ama sen çok öldün çok öldürüldün çok öldürdün kıbrıs. sen de biz de öldüründük de ne hayır edebildik ne hayır diyebildik buralarda. hem katilisin bu cinâyetin hem kurbanı. hem yargıcısın bu cinnetin hem cellâdı... küfürlerimin dozunu yükseltiyor bana ilâç diye sunduğun ne varsa. türkçe yazsınlar ölümünü rumca yapsınlar cenazeni. ister yıkasınlar ister yaksınlar ölünü. yesinler birbirlerini mezarının başında. tarihini kaynatıp suyunu içsinler hatta. sen ne zaman ada/m olacaksın kıbrıs söyle bana! rumca küstüm türkçe kırıldım kıbrıs! rumca yırtıldım türkçe bölündüm anla!"