Zorunlu Gurbet ilticacının sürekli sırtında taşıdığı
indirmek istesede hiç inmeyen bir acı özlemdir.
Yıllar geçtikçe ağırlaşır bu özlem. Sırtı bükülür zorunlu gurbetçinin.
Dik durmaya çalışır beceremez.
Gittiği gezdiği her yerde peşindedir bu özlem.
Yediği her lokmada gelir boğazına dizilir.
Hele de sözcükler hele de müzik bir tiyatro bir sinama kendi dilinde...
Sanılır ki kapağı Avrupa'ya atan kurtulmuştur; artık özgürdür.
Öyle midir acaba?
Kitabı okuduğunuzda öyle olmadığını
sizler de göreceksiniz...