Yaşlı bir adam emekliye ayrıl/r ve kendine bir Üşenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk birkaç haftasını huzur içinde geçirir. Ders yılının başladığı okul/ar/n açıldığı ilk gün dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeleyip bağıra çağıra geçer giderler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.
Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken kapısının önüne çıkar onları durdurup şöyle der:
"Çok tatlı çocuklarsınız çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden'. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 Dolar vereceğim."
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der:
"Çocuklar enflasyon benî de etkilemeye başladı. Bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim."
Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam eder/er gürültüye. Aradan birkaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları:
"Bakın gençler henüz maaşımı alamadım bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim tamam mı?"
"Olanaksız bayım!" der içlerinden biri. Ve devam eder sözüne:
"Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."
Yukarıdaki öyküde okuduğu muz gibi çocuk eğitiminde empati yapmanın yani kendimizi onların yerine koyarak metot geliştirmenin istediğimiz sonuçlara ulaşmamızda büyü k faydası vardır.
İşte bu düşünce ile çoklu zekâ kuramından hareketle ortaya konulan "Zeka Türüne Göre Çocuk Eğitimi" kitabı anne babalara anne baba adaylarına ana okulu öğretmenlerine öğretmenlere ve psikolojik danışmanlara rehberlik edecek değerli bir çalışmadır.
Salim KÖSE Uzman Psikolojik Danışman