"İslâm tarihçileri İslâm'ın vahye dayalı tarihini lâyık olduğu gibi anlamamışlar ve tabii anlatamamışlardır. Hz. Peygamber'in vahiy öncesi hayatı ile ilgili ve daha sonra Mekke devrinde vukû bulan Hadiselerle ilgili gerekli yorum ve değerlendirmeleri yapamamışlardır. Bazılarını her nedense belki fark edemedikleri için bahse konu etmemişlerdir... Hz. Peygamberin "dilde" ve diğer konulardaki önderliği gibi... Bazılarının da üzerinde durulup düşünülmesini niçindir bilinmez zait görmüşlerdir... Harplerde olduğu gibi...
Hicret ile başlayan Medine devrinde tutumları yine aynı kalmıştır. Nitekim Medine'de "Devlet kurma" çalışmalarına beklenen ilgiyi göstermemişler en azından öne çıkarmamışlardır.
Mesele bu kadarla kalmamış taşıdığı değer itibariyle Medine devrini temsil eden "harpler"i yendi-yenildi diye anlatmışlardır. Halbuki yenmek veya yenilmek ne zamandan beri mucize sayılıyordu ki... Daha sonra müşrikler şu kadar zayiat verdiler Müslümanlar bu kadar şehit verdiler demek suretiyle harpleri sanki değerlendirdiklerini sanmışlardır...
Milattan dört yüz seksen yıl önce Grekler ile Persler "Salamis" de harp etmişlerdir. Bu harplerde Grekler gâlib gelmişler Persler mağlup olmuşlardır. Şimdi putperest Grekler gâlib gelirlerken mucize mi göstermiş oluyorlardı... Yoksa ateşperest Persler mağlup olurlarken mucize mi göstermiş oluyorlardı...
Öyleyse Bedir gâlibiyetini Greklerin gâlibiyetinden ayıran ve onu mucize yapan neydi... Uhud'da Müslümanlar mağlup olmuşlardı Müslümanların bu mağlubiyetini Perslerin mağlubiyetlerinden farklı kılan ve onu mucize yapan neydi... Keza İran'da hendek kazma şeklinde uygulanan savunma tarzını tekrar etmekle Hendek harbi ile ilgili bir mucizemi tecelli etmiş olacaktı... Öyleyse "Hendek direnişi"ni mucize yapan ve onu müstesna kılan neydi...
Bütün bunlar önce vahiy ve daha sonra Hz. Peygamberin önderliği ile ancak anlaşılacaktı. Fakat Hz. Peygamberin önderliği ile ilgili bu günlere kadar bu veya benzeri başlıklar altında bir çalışma yapılmamıştır. İslâm âlimleri kitaplarını yazarlarken konuları ile ilgili olarak Hz. Peygamberin söylediklerinden ve uygulamalarından nakiller yapmışlardır. Fakat bunlar geniş bir çerçeve teşkil etmeyip bütün içinde cüzî kalmışlardır. Daha önemlisi bu nakiller "Hz. Peygamberin Önderliği" başlığı altında Müslümanların dikkatlerine sunulmamıştır. Bunun kadar önemli bir diğer husus Hz. Peygamberin önderliğine atfen "önder olma"nın lüzum ve değeri Müslümanların zihinlerine verilmemiştir.