Asıl adı Celaleddin Rumi olan Mevlâna Horasan'ın Belh kentinde 1207'de doğmuştur. Halk arasında çok sevilen bir bilgin olan babası Mehmet Bahaeddin Veled'le birlikte 1228 yılında Anadolu'ya göçmüş ve Selçuklu Devleti'nin başkenti Konya'ya yerleşmiştir. Babasının ölümünden sonra onun yerine ders vermeye başlamış düşünür ve sufi Şems-i Tebrizi'yi tanıyana kadar da bu görevini sürdürmüştür. İşte bu tanışma onun tasavvuf "ocağına" girişine neden olmuştur.Özünü Kuran'dan ve hadislerden alan tasavvufu bir yaşama felsefesi olarak benimsemiş genel anlamda bilgece bir bakış açısı geliştirmiştir. Mevlâna bu alanda filizlenip boy veren düşünce ve yorumlarını "Mesnevi"sinde anlatır. 25.618 beyit ve altı ciltten oluşan bu eser Mevlâna'nın tasavvuf anlayışını en iyi anlatan yapıtıdır.Mevlâna "varlık birliği demek olan "vahdeti vücut" anlayışının savunucusudur. Bu anlayışa göre var olan her şeyin kaynağında Tanrı vardır ve her şey Tanrı'nın varlığından ibarettir.Mevlâna bir tarikat kurucusu olmamakla birlikte koyduğu ilkelerden ve İslam dinine getirdiği yorumlardan Mevlevi tarikatı doğmuştur. Mevlevilik 1273'te Mevlâna'nın Konya'da ölümünden sonra tarikat niteliği kazanarak büyük ilgi görmüş Doğu ve Batı dünyasında da tanınmıştır. Mevlevilik özünde insanlığı kardeşliği hangi inanç ve kökenden olursa olsun birlikte yürütülecek bir umudu vurgular. Mevlana bunu şöyle anlatır: "Yine gel yine gel / Her kim olursan ol yine gel / İster kâfir ol ister mecusi ister putperest / İster yüz kerre bozmuş ol tövbeni / Umutsuzluk kapısı değil bu kapı / Nasılsan öyle gel.""Mevlâna'nın Yaşamı" "Mevlevilik" "Mesnevi'den Bölümler"den oluşan bu kitapta bir ney sesiyle Tanrı sırlarını ifşa eden ve gerçek perdesini sıyırarak insanoğluna kutsal yolu gösteren büyük bir mürşit olarak görürüz Mevlâna'yı. O aşk tufanlarını anlatır ilahi aşkı terennüm eder dinin inceliklerine vakıftır bilgin bir İslam hatibidir tasavvufun insanı ulaştırdığı "kat"ları birer birer açıklar insanı kemale ulaştıran temkinli ama olgun bir "sufi"dir.Aksoy Yayıncılık'tan çıkan "Mevlâna ve Mevlevilik" ilahi bir sohbettir ve bu "gönül dili" yalnızca Mevlâna'ya özgüdür. Mehmet Önder'in kaleme aldığı bu kitap benzerlerinden farklı olarak uzun ve derin bir araştırmanın ürünüdür. Mevlâna ve Mevleviliğin ruhunu en içten yansıtan kitaptır.Çünkü Mevlâna'yı ve Mevleviliği bilmek demek bir anlamda yaşamın manasını "çözmek" demektir. Çünkü Mevlâna'nın eserleri yazıldığı tarihten günümüze kadar dünyanın her yerinde ilgi gören kitaplar arasındadır; çeşitli dillere çevrilmiş açıklamaları ve seçmeleri yapılmıştır. Birçok tanınmış fikir adamı şair ve yazar onun eserlerinden "maya" almıştır.