Hayatınızın bir bölümü gerçekte hiç yaşanmamışsa...
Sevgiliniz arkadaşlarınız yaşamınızın içinde hiç var olmamışlarsa...
Ve her şey beyninizin bir oyunuysa...
Ölüm geliyordu..!
Sıkışıp kaldıkları mağarada sel sularıyla yükselmeye devam eden baraj gölünün yuttuğu binlerce canlıdan birisi olacaklardı az sonra!
Tayga sevdiğini sardı kollarıyla onun kokusunu çekti uzun uzun içine. Çareler bittiyse böyle bir ölümün de keyfini çıkarmaya hazırdı; ancak kulaklarında yankılanan genç kızın kalp çırpıntısı bu tuhaf keyfini engelledi. Onun yaşadığı travmanın hüznüyle buruktu çekinerek "Seni seviyorum" diye fısıldadı. Kısa bir sessizliğin ardından "Ben de" diye yanıt veren Zeynep'in alnına değdirdi dudaklarını. "Senden bunu duymak için ölüm gelmeliymiş meğer olsun!" diyerek dudaklarını erişilmez sandığı o güzel yüzde gezdirmeye başladı...
Göl atlastan bir yorgan gibi göz alabildiğince uzanıyordu önlerinde. Mağara deliğinden görünen Pınarbaşı köyü yağmurun kestiği görüş alanının ucunda bir peri ülkesi gibi ulaşılmazken yükselen suyun vücutlarını sarmaya devam edişi aslında Azrail'in bedenlerini ele geçirişiydi...