Tara bir anda içinde tuhaf bir şey hissetmeye başladı. Sanki kanı çekiliyordu. Damarlarında hissettiği bu hızlı akıntı yüzündeki tebessümü alıp götürdü. Elini kitaptan çekmek istiyor ama yapamıyordu. Başını yavaşça Zahir'e doğru çevirdiğinde içi ürpermişti. Zahir bembeyaz olmuş başı omuza doğru düşmüş gözleri kapanmıştı. Bir şeyler söylemek istiyordu ama onun da Zahir'den farkı kalmamıştı. Gözlerini açık tutamak için direniyordu ama nafile birkaç saniye içinde onun da gözleri kapandı. İkisinin de gözlerini yummasının ardından Lalin'in yüksek sesle ettiği duaya kara cücelerin de eşlik etmesiyle yer gök dua sesiyle yankılanmaya başladı. Elleri hâlâ Seha'nın üzerinde olan Tara ve Zahir'in parmaklarının arasından kan sızmaya başladı. Akan kan yere inmiyor adeta havada dans ediyordu. *** Bu ölüm kalım mücadelesinde iki ırkın da birbirlerine olan öfkeleri gözlerinden okunuyordu. Aralarındaki husumet her fırsatta girdikleri saldırılarla kendisini unutturmuyordu. Birbirlerine olan nefretlerini birkaç dakika içinde aşağıya düşen cesetlerle bir kez daha ispatlamışlardı. Havada yapılan mücadele iki tarafı da çok yoruyordu. Koreller kendi topraklarında olmanın rahatlığıyla hizmetkârları aşağıya doğru çekmeye çalışıyorlardı. Sayıları giderek azalan hizmetkârlara karşı artan Korel sayısı zaferin kime ait olacağını göstermişti bile. *** Damarlarındaki kanını zaptetmekte zorlanıyordu. Bir bahar rüzgârı esmeye başlamıştı içinde. Geçtiği yerleri yemyeşil yaparak. Peşinden fırtınalar kopmuştu acılar bırakarak. Sanki kalbi alev almıştı. Çocukluğundan bu yana yaşadıklarını hatırlamasıydı içindeki bu iklim savaşının sebebi. Öyle çok görüntü peş peşe geliyordu ki Oytun'dan kopup gitmişti..