Dedim ey benim iki gözüm mesabesinde olan artık ben oldukça şu bedbaht zamanın içinde sıkışıp kalan bu zavallı bu işe yaramaz halimle çaresiz bir yalnızlık nöbetiyle birlikte içimi delice bir bağırış ile kanırtarak burkan o büyük acıyı nasıl olur da hayasız bir şekilde çıkıp yollara dalgalara ovalara haykırmak için gayret ve hareket içinde olamıyorum; ne kadar pespaye ve rezilce bühtanlar etsem ne kadar başı belalı öfkelere atsam kendimi her şeye rağmen vebalsiz ve günahsız olarak kabul etsem de kendimi gene de çok zor olacak benim hayatım; hiçbir şey ifade etmeyecek artık bunca acıların bunca yalnızlıkların kalpsizliklerin vicdansızlıkların bunca hoyrat bakışların kınamaların ardından beni zalim cendereden bu çılgın zilletten kurtaracak ve bana bir yalnızlık kılıcı bağışlayacak bir kuvvetin bir adaletin haberini dahi içim kabararak canı gönülden beklemeye hazır iken beni böyle kederler içinde bırakan; o insafsız vuruşların acımasız darbelerin sonu ne zamana kadar sürerse sürsün gene de canı gönülden o karanlık dehlizi yarıp ışığa kavuşturacak o muhteşem kudreti binlerce defa ümit ederek bekliyorum.