"...Katalog dönemlerinde işçi bulma kurumuna dönerdi König Semih'in ofisi. Kendini Frankfurt'un en önemli adamı gördüğü anlar o anlardı işte. Belki de Almanya'nın hatta dünyanın. Sakız çiğneyenleri saçlarını boyatıp esmer ayağına yatanları asla affetmezdi. Hayallerini sorardı çocuklara; araba ev? Mutlu bir yuva demek gafletinde bulunanları anında şutlardı. O bir kraldı gündüzden nefret eden geceye sığınan bir kral. Her kar manzarası onu gençlik yıllarına götürürdü. Simsiyah saçlarının omuzlarına döküldüğü "fırın sütlaç" piyasasının tartışmasız bir numarası olduğu yılları. Nefret ederdi König Semih gündüzden beyazdan."
Her cümlesinde derin bir ironinin anlama eşlik ettiği; yerinde gülümseten yerinde kahkahalarla güldüren yerinde hüzünlendiren ağlatan ama birbirinden kopmaz bağlarla sağlam bir öykü çatısı oluşturan "Frankfurt'un Siyah Gülü" edebiyatımıza yeni bir soluk getirmeye aday bir kitap.