İktidarlar baskıya zora güce dayansa da iktidar olmanın ve sürdürmenin en önemli bağlayıcısı hiç kuşkusuz "rıza" ve "ikna" ögeleri olmuştur. İktidarın "meşruiyet" arayışı tarihin her döneminde farklı biçimlerde de olsa kendini göstermiştir. Bu arayışın en önemli etkin aracı "politik konuşma ve söylem" olmuştur. Veli Polat'ın kaleme aldığı "Politik Konuşma ve Politik Söylenme" tarihsel gelişimi içerisinde bu meşruiyet arayışını öne çıkmış retorların yapıtlarından yola çıkarak günümüze kadar sergilemeye çalışmıştır. Bu tarihsel yolculuk göstermiştir ki dünün politik konuşma örgüsü konusu ve yapısı bugünü de betimler niteliktedir.
Yapıtın konu edindiği politik konuşma ve politik söylem; Recep Tayyip Erdoğan'ın AKP iktidarı boyunca ekranlardan "Ulusa Sesleniş" konuşmaları özgülünde yorumlanmış ve değerlendirilmiştir. Erdoğan kendisi hakkında yapılan yorumlara yanıt verirken öfkesine ilişkin değerlendirmelere "Öfkeli olduğumu söylüyorlar. Öfke de bir hitabet sanatıdır." diye anlamlı bir karşılık vermiştir. Öfkesini hitabet sanatı olarak yorumlayan Erdoğan "Ulusa Sesleniş" konuşmalarında iktidarının "icraatlar"ini anlatırken "rıza"nın "ikna"nın ve "meşruiyet"in tohumlarını filizlenmek üzere bırakmıştır. "Politik Konuşma ve Politik Söylenme" de bu konuşmalar içerisine atılan tohumları bulma arayışıdır.