Temizliğin uygarlığın ölçüsü olduğu sık sık söylenir. Bu kitap genel kabul gören bu doğruyu merkeze yerleştirerek uygarlık tarihini inceler ve insanlığın su ile olan kişisel ilişkisi konusuna eğilir.
Tarih boyunca mimarlık ve sanat kendine özgü nasıl bir yol izlemişse temizlik kültürü de belli bir yol izlemiştir. Uygarlığın çeşitli boyutlarının tarih boyunca izlediği yolların en kritik olanı temizliğin bir başka deyişle insanın su ile olan kişisel ilişkisinin izlediği yoldur.
Kitap araştırması büyük ölçüde eksik kalan bu alana katkıda bulunmayı amaçlar.
Avrupalı uygarlık tarihçileri uygarlığı bütünüyle Avrupalı ulusların eseri olarak sunarlar. "Kuramsal Tarih" anlayışı çerçevesi dışına çıkmayarak kendilerine somut desteklerden yoksun "şanlı bir geçmiş" uydurmaya çalışırlar. Bununla da kalmazlar üretilmiş bu "sözde bilimsel" tarihi öteki uluslara benimsetmek için büyük harcamalar yaparlar.
Bu kitap söz konusu "sözde tarih"i ve "sözde tarihçi"yi hedef almıştır.