"Yahya Kemal'de Avrupalı düşünceyi bir düşünce bir sanat akımı olarak değil bir tavır halinde görüyoruz. Önemli olan Yahya Kemal'in Avrupa kültürü ve bizim kültürümüz karşısında almış olduğu bu yeni özel tavırdır. O Avrupa şiirinde herhangi bir edebiyat akımına bağlanmadığı için bir okul kurmadı. Fakat zevkimizin şiirimizin kültürümüzün dil ve tarih şuurumuzun kendisine bağlandığı bir okul oldu. Öyle bir okul ki ona bağlanmadan ne eski kültürümüzü ne şiirimizi ve ne de kendisinden sonrakileri açıklamaya olanak vardır."
(...)
"Yahya Kemal'e sadece büyük bir şair olarak bakmak onu tanımamak olur. O yeni bir uygarlıkta yeni bir kültür dünyasına geçebilmenin yollarını öğreten ve aynı zamanda bunun örneklerini veren gerçek bir rehber ve Batı kültürüne açılan geniş bir penceredir. Avrupa kültürüne geçmenin bir devrim değil bir anlayış hareketi olduğunu bildiği için eski kültürümüzün kaynakları üzerine eğilmiş devrimcilere tarihimizin hangi noktaları üzerinde durmak gerektiğini işaret etmiş ve hatta gelecekteki bestecilere de musikimizin içerdiği olanak kapılarından geçmeden hiçbir şey yapılamayacağını hatırlatmıştır.
Bizim bir rönesans hareketi yapamayacağımızı sanan bazı Batılı düşünürlere de Yahya Kemal'in varlığı en kesin ve en sert bir cevaptır."