Televizyonun usta habercilerinden ve sunucularından Çiğdem Anat bu kitabında değişik bir anlatıcı olarak çıkıyor karşımıza. Biçim olarak alt alta gelmiş özgür dizelerden oluşan bir şiir gibi görünse de anlatımında bir Edip Cansever kokusu duyulsa da şiir değil bu kitaptakiler. Tam bir öykü ya da roman da diyemeyiz. Bir anlatı işte. Gündelik hayatın akışı içinde gençliğin yaşadığı eylemler gördüğü tepkiler. Daha güzel daha yaşanır bir dünya için inançla yola koyulmanın sevinçleri beklenmedik acıları yanılgıları öfkeleri. Ve değişmeyen değiştirilemeyen bir toplumun katmanları arasında geçen gündelik umutsuzluklar sıkıntılar acılar yanılgılar Yine de yaşanası aşklar aşkın getirdiği umulmadık acılar yıkıntılar... Size 'sonu nasıl bitecek acaba? sorusunu sorduran bir hikaye anlatmıyorum diyor Çiğdem Anat. Ve sürdürüyor sözlerini: Rüzgarın şapkası vardı / gözlük de takardı / hep aklına göre esti / ama akılsız dendi. / Rüzgar mısınız? / Değilseniz nesiniz? / Aklınızla elleriniz / aynı yere mi uzanıyor? / Aklınız uzağa gidiyor / elleriniz burada mı duruyor? Neden?