İnsan kırk yıllık arkadaşının kitabını nasıl tanıtır? Hele de başından beri bu yazma serüvenine yakından tanıklık etmiş ise.
Şunu hemen ifade edeyim: İlhami Algör ilk kitabı Müzeyyen...'de ve ikinci kitabı Albayım...'da dile öyle meftun ki onu en çapkın en kıvrak en konuşulur en akıcı haline öylesine sokmak istiyor ve başarıyor ki arada romanlarının kurgusunu ihmal edebiliyor. Ama bunun çok da önemi yok. Barthes Proust için şöyle demez mi: "Canım sıkıldığında açıyorum rastgele bir sayfa okuyorum".
Açın İlhami'nin kitaplarından bir sayfa: "Oh! dünya varmış" diyecek neşeleneceksiniz. Ama isterseniz hüzünlene de bilirsiniz. Demek istediğim edebî demokrattır İlhami Algör seçenek sunar. Bu mizacı ile ilgilidir. Her şeye mesafelidir. Kendine dahi.
Kalfa ile Kıralıça'da ise "üfür üfür ipe diz" tekniğini kullanmıştır. Kitap ne mi anlatıyor? İpten ne alacağınıza bağlı...