Tersineydi bazı şeyler anlatmak istiyordun. En iyisi yazarak anlatmaktı bunları... Bu defa çatı katındaki ince uzun çatının eğimlerini içinde yansıtan ön bahçeye bakan odada bu öyküye başladın. Kendi öykün olan hayır kendi öykün olmayan hiçbir şey olmayan hiçbir şey anlatmayan bu öyküye. Öykü olmayan sadece bir anlatım olan bu öyküye. Hayır sadece yazmayı başlattın istedin ki dil kendi hayatını yaşasın."
Bu çok değişik romanda böyle yazıyor Demir Özlü. Yitirilmiş bir kent romanın kahramanına yaşamında yitirmiş olduğu her şeyi anımsatıyor. Yaşam bir metafora dönüşüyor. Aşklar da yitiyor. Dil başını alıp kendi serüvenini yaşıyor.