Genç kadının pencere kenarından dışarıyı kasvetle izlediği o saatlerde bir tek insan yoldan geçmedi hiçbir canlı kımıldamadı. "Kımıldamadan durun" denmişti
zahir hiç kımıldamıyorlardı öyle söz dinler olmuşlardı. Nefeslerini bile birilerine sorup da alıp vereceklerdi öyle ki itaatkârlığın sınırı yoktu. Zaman bile canlılığını
yitirmiş putlaşıp sokağın başına dikilmişti. Bu zaman içerisinde harıltılı gürültülü araba motorlarınkinden başka hiçbir ses duyulmadı.
12 Eylül 1980 her kesimi herkesi bir şekilde etkilemiş hayatların yönlerini değiştirmişti. Darbeydi yapılan: ama kalplere ama zihinlere... Eylül sarısı hükümdarları; sanki hüzünleri pay ederek dağıtmak için yanlarında taşıyorlardı. Hakça bir dağıtım olmayacağa benziyordu. Bu hüzün paylaşımından onlar gibi olanların hisselerine galiba çokçası düşecekti.Peki iki gencin payına ne düşecekti?
Bir gönül direnişinin romanı olan "...Ve Kar Yağdı Üzerimize" okuyucusunu ardı sıra sürüklerken dostluğa özleme ve merhamete doğru bir yolculuk
sunuyor.