İslam'a girenlerin ifadelerinden ortaya çıkan genel tablo Batı toplumunun aşırı seküler hale geldiğini ve bu durumun onları bir "manevî alan" arayışına sürüklediğini göstermektedir. Bu insanların İslam'la karşılaştıkları zaman ona ilgi duymalarının sebebi İslam'ın net ve kesin değerlere sahip olduğunu görmeleridir. Batılıların ihtida hadisesinde vurgulanması gereken en önemli nokta şudur: Mühtediler kendi dinlerinin inanç prensiplerine karşı çıkmaktan ziyade dinin ve onun kurumlarının çağdaş dünyanın isteklerine (mesela cinsel açıdan neredeyse her şeyin normal görülmesi gibi) izin vermesine veya en azından bunlara karşı çıkmamasına isyan etmektedirler. Zaten İslam'la tanışmadan önce Batı'da yaygınlaşan yeni dinî hareketler'de bir arayış içinde olanların temel hareket noktası bu olmuştur. Hedef materyalist ve seküler topluma alternatif bulmaktır. O halde İslam'a girme eylemiyle kişi sadece ismen bağlı olduğu Hıristiyanlık'tan İslam'a geçişi değil aynı zamanda ve belki de daha özel olarak seküler'den kutsal'a ya da manevî olana geçişi gerçekleştirmektedir. Bu kutsallığı içeren İslam sekülerizme karşı Hıristiyanlık ve onun oluşturduğu Batı kültüründen daha fazla kapalıdır ve mühtedilerin gözünde seküler Batı toplumunun değerlerine bir alternatif sunmaktadır.
Din psikolojisi profesörü Ali Köse'nin İngiltere'de Müslüman olan İngilizler üzerine yaptığı 1994 tarihli doktora tezine dayanan kitap konuyu psikolojik sosyal ve kültürel etkenler açısından etraflı bir şekilde ele alıyor.