Kozmopolit Smyrna bir Yunan şehri değildi fakat Osmanlının İzmir'i de bir Türk şehri değildi. İzmir'in Ermenileri yabancı değillerdi bu şehirde ayrıca burası Yahudi nüfusun da kendi eviydi. İzmir'i Levantenler olmadan hayal etmek mümkün müdür peki? Kimi Avrupa'dan yeni gelmiş kiminin ailesi kuşaklar boyunca yerli Hıristiyanlarla karışmış belki de Batı Avrupa'yla yeniden bağlar kurmuş ya da olan bağları zorunlu olarak korumuştu. Çingeneler ya da Siyahlar gibi pek fazla yazılı belge üretmeksizin yaşamış bugün hâlâ yaşayan topluluklar nasıl bir kenara atılabilir? Geç devir Osmanlısının İzmir'i cazibesini herkesin birlikte yarattığı sinerjiden alıyordu.
Bununla birlikte bu kitap nostaljik bir güzelleme de değildir. Ege'nin bu şehrindeki ve etrafındaki dinamik hiyerarşik yapıları gerilimleri saklamıyor; tersine farklı toplulukların yaşamasının siyasi bir mesele olduğunu o dönem şehir halkını cezbeden kutuplaşmaların uzun vadede ölümcül sonuçlar doğurduğunu ortaya koyuyor.
Bu kitabın önemi okurlara özellikle de bu şehirde yaşayanlara İzmir'in yüz yıldan kısa bir süre önce ne kadar farklı olduğunu; ne kadar hoyrat acımasız hatta övünülecek pek bir yanı olmayan bir dönüşüm yaşandığını hatırlatmasından geliyor.