Adım adım İstanbul her kare anın var bende diye bağırdı dün gece. Mecburen bir istikamete girmek zorunda kalsam orda bile beni karşılayan bir anı merhaba dedi. Tıkamadım kulaklarımı durun susun demedim hiçbirine dahada yükseldi sesleri içime içime ama demedim bir kez bile susun demedim. Gece ilerledikçe anılar arkamda beni izledi yorulmadan birlikte gidiyorduk istiklalde zaman zaman aklım bana oyunlar oynuyordu ama bu kez sadece tebessüm ettim oyunlara biliyordum o sesler aklımın oyunuydu "O" değildi..
İstiklal dilin olsada konuşsan dediğim günler o gün gerçek oldu sanki. Tramvayın rayından dükkanların levhalarına adımladığını arnavut kaldırım taşlardan taksi duraklarına kadar herşey ben geçerken anıları anlatıyordu. Eksik kalanları ben tamamlamak istedim çoğu kez ama kimle konuştuğumu kime nasıl anlatacaktım.. Ben adımlarken istiklal bana daha önce çalmadığı şarkıları çaldı ama tesadüf dedim her geçtiğim yerde aynı anda "Bir kızıl goncaya benzer" çalsada tesadüf dedim.. Tesadüf (mü)?Hangi söz anlatır artık derken şimdi beni Minemin ağzından çıkageldi: "Peşmude.." Daha anlamını bilmezken üstüme biçilmiş ruhsarım oldu dün gece.. Peşmude dün herkes uyurken istiklalden başladı yürümeye. Aklının ona oyunlarıyla birlikte kulağına anıların fısıldayışlarıyla birlikte istiklalden şişliye. Defalarca baktı meydandaki sokak lambalarına. İskete bir kaç metre solundan el salladı Peşmudeye ve (ışıldadı "unutma diye". Sadece o hoş tebessümünü etti ve birkaç saniye duraksayarak sadakatiyle selamladı Peşmude..