Şairin dikkati tüm dikkatini ağzından çıkan kelimelere vermiş bir kekemenin dikkatine benzer. Tek bir kekemelik yok: Bazen konuşmaya çalışırken kekeleriz; bazen bir şeyleri söylememeye çalışırken kekelenir; bazen basit bir dil sürçmesidir; bazense son derece düzgün şeyler söylerken aslında kekelediğimizi fark ederiz. Dil bizi konuşuyor. Dil bizi yok sayıyor. Üstelik dil içindeki sakarlıklar hayattaki sakarlıklardan ayrı değil. Kekeme hayatlar yaşıyoruz bütün savunma mekanizmalarımızın arkasında yardımsızız yardım alamayacak kadar iyi savunuluyoruz.
Elindeki adına "ömür" denen sürenin bir gün biteceği olasılığı karşısında korkuyla kekelemeyen vereceği cevabı şaşırmayan yüzünü ateş basmayan insanın; hayatını anlamlı bir bütün uğruna harcamıyor olma olasılığı karşısında titremeyen üşümeyen tereddüt geçirmeyen insanın; üzerine titrediği şeylere zarar vermiş olma olasılığı karşısında ağlamayan cinnet geçirmeyen öfkelenmeyen insanın şiir okumaması elbette yerindedir. Biz "ötekilerin" hayata uyandığımız her gün daha çok şiir okumaktan başka çaremiz yok.
Şair Enis Akın bu kitapta Orhan Veli'yi İsmet Özel'i Nâzım Hikmet'i Edip Cansever'i Ece Ayhan'ı Enis Batur'u Melih Cevdet Anday'ı İlhan Berk'i Can Yücel'i Behçet Necatigil'i Turgut Uyar'ı neyin kaygısını çektiklerine göre okumayı deniyor. "Bizlere" yeni bir bakış açısı sunuyor.