60'larda büyük bir patlama yapan Güney Amerika edebiyatının en önde gelen isimlerinden birisi Cortàzar Arjantinli yazarı bu üreten dönemin oldukça iddialı diğer yazarlarından ayıran özelliği ise kuşkusuz dile çektirdiği azaplar. Usta çok basit çok sıradan gibi görünen deneyimleri en muhteşem biçimde anlatma hünerine sahip ender yazarlardan. Okuyucunun hem beynini hem de hislerini aynı anda açık tutmasını ve yazdıklarına şahsi tepkiler vermesi talep eden Cortàzar edebiyatta dilin saydam bir araç olarak kullanılmasıyla yetinmeyen olay örgüsünden çok üsluba önem veren okuyucular için tam bir okuma ziyafeti sunuyor.62'de bu üslup zenginliğinin yanı sıra olağanüstü bir hayal gücüyle karşılaşıyoruz; roman gerçekle gerçekötesinin o son derece ince sınırının bir o tarafına bir bu tarafına gidip gelmelerle dolu; bu açıdan da yer yer bilinen gerçeklik tanımını fazlasıyla sınıyor. Kitabın en belirgin gerçeküstü teması vampirlik ama bu kelime roman boyunca neredeyse hiç açık açık zikredilmiyor. Bir kavramın adım başı afişe edilmeden güçlü bir alt akıntı gibi nasıl bütün bir romanda kendini duyurabileceğini gösteriyor usta bize. Bunun yanı sıra bir grup insanın imkânsız aşkları yaşantıları olayları da durmadan geri dönüşlerle şiirsel vurgular tekrarlar ve saplantılarla; bazı bölümlerde ciddi bir mizahla çarpıcı bir biçimde aktarıyor. Hem kronolojiyle hem de psikolojik zaman diliminde olayların peşi sıra sürüklenen 'kişiler' yaratıyor. Kendine ait o bambaşka evreniyle muhteşem diliyle emsalsiz tuhaflıklarıyla eşsiz bir eser.