Yepyeni bir TV programı: Farklı mesleklerden 10 kişi Eşsiz Ev'de bir araya gelir. Yarışmanın amacı henüz açıklanmamıştır ipucu yoktur... Kanalın izleyici forumunun müdavimleri esrarı çözmek için kolları sıvar. Hem yarışmayı hem Türkiye'nin gündemini takip ederler...
En uçucu olaylarla en sarsıcıları bir potada erir. Üzücü yaslı ürkütücü haberler kapanmayan yaralar asırlık dertler; bir türlü karşılığını bulamayan AB aşkı AB düşmanlığı gözü Batıda olanlar Türkün gücünü ispat peşinde koşanlar. Her kafadan çıkan sesler hep bir ağızdan kabul ediliverenler tekyürektekyumrukçular amanimajımızbozulmasıncılar...
Işıltılı kalemiyle yer yer bilinçaltımızı yoklayarak yer yer bam tellerimize basarak soruyor her zamanki zarif muzipliğiyle Vivet Kanetti:
Bana modern Türkün tarifini yapabilir misin Kaan?
Yakında tanelerle alacaktık portakalla kestaneyi ve kuyruklar eczaneler önünde uzayacaktı kederli Paris manzaralarıyla eşleşerek... Çay ziyareti için komşuya telefon sarkıtmak nemli terlikleri silkelemek ayakkabıların çamurunu fırçalamak şart olacaktı... Bunları tahayyülden bitkin kendi demlediğimiz çaya talim edip bir gün diyeceğiz: İşte Avrupalılara dönmüşüz. Kendi kendimizle konuşur olmuşuz.
An gelir hormonsuz sebzeler sarısı tam yumurtalar çinkosu magnezumu kalsiyumu selenyumu dengelenmiş besinlerle besleneceğim günlerin hayaliyle coşarım... köşe başındaki tesisatçının gözetiminden kurtulacağım uygar günlerin. Gri inciler renginde: Klas ve soğuk. O hayallerde kimse yere tükürmez kimse de sokağın kedilerine tencereyle pilav indirmez. Kulaklarımda Avrupai gürültüsüzlükler deniz kabuklarının uğultuları cerrah eldiveniyle tuttuğum köpeğimin dışkısını bakterisiz çöp bidonlarına atarım ve ışıkla yıkanmış patikalarda üç adet organik tarım ürünüyle yuvama dönerim... ben ve organik portakallar ben ve köpek arasındaki didişmelerle Şarklı masumiyetten arınmış düğümlü romanlar yazmaya otururum...