Bu kitaptaki yazılar hem TC'nin niteliğine dair bazı yerleşik genel kabullerin teşhir edilmesine ve laiklik retoriğinin deşelenmesine imkân veren açılımlar getiriyor hem de 'irtica' ve 'irtica ile mücadele' ve 'laiklik söylemlerinin işlevine dairgeçerli egemen retoriği teşhir ediyor. Oysa laikliğe yapılan aşırı göndermeye rağmen Türkiye'de din-devlet ilişkisi özü itibariyle ve genel bir çerçevede Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki durumdan kayda değer bir farklılık içermiyor. Her ne kadar kapitalist ekonominin etkinliğinin sağlanması için din bazı alanlardan çıkarılsa da dinin devlet içindeki konumu ve işlevi eskide olduğu gibi devam etti ediyor. Memleketin sahiplerinin veya asıl devlet partisinin aklıevvellerinin laikliğe aşırı vurgu yapmasının nedeni tartışmayı yasaklamak demokratikleşmenin önünü kapatmak ve ayak takımının sürece müdahale etmesinin önünü kesmektir. Böylece olup/bitenlerin kimin için ne anlama geldiğini gizlemek mümkün oluyor. Bilindiği gibi iktidar olmanın ve iktidarda kalmanın yolu gizlemekten geçiyor... Böylesi bir düşünsel/entellektüel azgelişmişlik ortamında da asıl gericiliğin siyasi nitelikte olduğu gerçeğini gözlerden uzaklaştırmak [şimdilik] mümkün oluyor.