Bu bir unutuluş fakat unutamayış hikâyesidir...
Askeri darbe sonrası hayata uyum sağlamaya çalışan gazeteci Jülide ilk bakışta herkes kadar normal bir insandır. Ama unutamadığı geçmişi onu giderek ele geçirecektir. Oysa eşi ve arkadaşları henüz durumun farkında değildir. Öte yandan Jülide bilinen bütün sosyal ve ahlaki tabuları teker teker yıkacak ve hiç acı duymayacaktır; ta ki hayatının tek sırrı Nefise'yle yüzleşene kadar. Çünkü onu korkunç bir sürpriz beklemektedir.
***
Şimdi bir yasemin çardağının altında zihnini ara sıra yoklayan hatıralar başkalarının yaşadığı hayatlar kadar uzaktı ona. Hiçbir ölümün ya da ayrılığın acıtamayacağı duru ve anlaşılmaz bir kendindelik yaşıyordu. Elindeki fotoğrafa boş gözlerle baktı. Çok uzak günlerden birinde çekilmişti... Adı bile uzak olan o Akdeniz kasabasında... Masmavi bir yaz sabahıydı ve gençliğinin bu en güzel hali belleğinde hiçbir iz bırakmamıştı. Adına bile yabancıydı artık... Fısıltıyla ismini tekrarlayıp durdu: "Jülide... Jülide... Kuşlar uçmazken Jülide... Güller açmazken Jülide..." Yüzüne kapatılmış koskoca bir kapı gibiydi hayat. Kalakalmıştı öylece.