"Düşünerek İnanmak" her zaman için gereklidir ama içinde yaşadığımız asır için öncelikle gereklidir. Akılcılığın ve deneyciliğin hakim olduğu bir asırda İslam'ın bu iki zorlu putu kırabilecek silahı bulunmalıdır. Yoksa bu putlar insanı korkutur ya da büyüler.
Bu düşünceyle kaleme alınmış bazı küçük denemelerimizi okuyucularımıza sunmak istedik. Elbette iddialı değiliz çünkü alanımız felsefe değil.
Ama inanıyoruz ki her bilim dalının felsefeden ya da tefekkürden bir nasibi olmalıdır. Aksi halde ihtisas körlüğü doğar. Kurân ifadesiyle herkes kendi vadisinde şaşkın şaşkın dolaşır durur.
Öğrenciliğimden beri kendime şöyle bir şiar edinmişimdir: "İkna olmadığım şey benim dinim değildir". Bu sebeple dinin her sabitesini anlamaya çalışırım.
Aslında dinin alanı ne akılın alanıdır ne de deneyin. Ama bilimin en büyük olduğuna inandırılan insanın dinin alanına geçebilmesi için bu iki ilahı ikna etmesi gerekir.
İşte bunun mini bir denemesini yapmak istedik bakalım beğenecek misiniz?