"Ölüm konusunu işleyen bir kitabın pek iç açıcı olmayacağı düşünülebilir. Ancak çeşitli şekillerde rahatsızlık veren korkulan kötü anılar yüzünden mümkün olduğunca az akla getirilmeye çalışılan ölümün kaçınılmaz bir olgu olmanın ötesinde güçlü bir toplumsal analiz aracı olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bir toplumun kültürünü zihniyetini toplumsal yaşamını zaman içinde geçirdiği değişimi anlamak için ölüm son derece ilginç bir araştırma alanı oluşturmaktadır. Bu kitabın arkasında yatan bu bakış açısıdır. Amacı olabildiğince temsil edici örneklerden hareket ederek Osmanlı İstanbul'unun Müslüman toplumunda 500 yıla yakın bir süre içinde ölümün ne anlama geldiğini ve kent yaşamı içinde nasıl bir rol oynadığını ortaya koymaya çalışmaktır".
Tutarlılık kaygısıyla 1453-1922 yılları arasındaki dönem İstanbul kenti ve Osmanlı-İslam kültürüyle sınırlı tutulan kitap özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan dönüşüm olgusunu da yansıtmış; disiplinlerarası bir yaklaşımı gerekli kılan ölüm olgusunu etnografi kent tarihçiliği antropoloji siyaset filoloji gibi alanların bakış açılarıyla da değerlendirmeyi ihmal etmemiştir. Kitap esas olarak kent ve ölüm; Osmanlı-İslam ölüm kültürü; iktidar ve ölüm; Osmanlı mezar taşları; ölüm biçimleri; modernlik halleri; milliyetçilik ve ölüm gibi ana temalar etrafında kurgulanmıştır.