Türk dili bir müddetten beri "batı kaynaklı yabancı dil kümesi"ndeki unsurlarla dil ilişkileri içine girmiştir. Yüzyıllarca en alt düzeyde süren bu ilişkiler bugün Türk dili tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir hız ve yoğunluk kazanmıştır.
Geçmişte doğu kaynaklı dil unsurlarını aldığımızda onların kültür unsurlarını da Türk kültürüne katıp yamarken nasıl kendi kültürümüzü bozmaya değiştirmeye yozlaştırmaya yol açmışsak bu defa da aynı hatayı hatta daha vahimini batı kaynaklı dil unsurlarıyla kurduğumuz çağdaş ilişkide yaşamaya başladık...
Yabancı dil unsurları yazılı sözlü görüntülü basın mensupları ve reklâmcılar tarafından bir yarış havası içinde ve kâşif heyecanıyla kullanılıyor. Dilimizde kirlenmeye yol açan bu unsurlar hem de her gün biraz daha keyfî şekilde bilinçsizce bilgisizce onulmaz bir taklitçilik dürtüsü ve tedavisi mümkün olmayan bir özgüven yoksunluğundan kaynaklanan yaptırımlarla kullanıyor. Bu çılgınlık Türk dilini ve onunla ifade edilen bütün kültür unsurlarını etkilemektedir. Bir yanı dile dayanan sanat ve kültür alanları da en az tabelâlar kadar bundan nasiplenmektedir. Ve bu kirlenme sadece "kelime"lerin köken bilgisi ve anlam yapısı düzeyinde kalmıyor dilimizdeki "kelime"lerin ses yapısını ve bunların yazıdaki karşılıkları olan "harf"lerin bir kısmını da kapsamına almış durumdadır.