Bak Keko!.." dedi Doğan. "Seninle açık konuşacağım; kendi kaderin yine kendi elinde!.. Diklenmeye kalkarsan hiç dinlemem basarım tetiğe!.. Gömmek için bile uğraşmam... Bu ıssız topraklarda kurda kuşa yem olursun... Hiç kimse de ardından ağıt yakmaz!.. Üstelik memleket senin gibi maskesi düşmüş bir pislikten kurtulduğu için memnun bile olur!.. Onun için hızlı düşün çabuk karar ver ve en önemlisi doğru konuş!.." Mehmet Doğan Bey'in şaka yapmadığını düşünüyor belki de meslek hayatının ilki olacak böyle bir olayın şahidi olacağı için heyecanlanıyordu. İtiraf etmek gerekirse az da olsa korkuyordu. Ne kadar lanet olursa olsun bir insanın hayatına son vermek bu kadar kolay mıydı?... Gizli servisler arasında yürü-tülen savaşta öldürülen insanların birçoğu aynı soğukkanlılıkla öldürülmüşlerdi. Bu işin kuralı buydu... Her şey tetiği çekene kadardı. Demek ki insan bir kere öldürmeye alıştı mı artık gerisi geliyordu!..
Dört kitaptan oluşan "Bir Gizli Servis Mensubunun Anıları-Çuvaldız" serisiyle Türk okuru ile buluşan ve bir ilk'e imza atarak bu konudaki boşluğu dolduran Yılmaz Tekin; geniş realite okyanusundan hayal gücünün bir şeyler katmasına gerek kalmaksızın birtakım romanesk
olayların nasıl çekilip çıkarılabileceğinin en güzel örneğini veriyor.
Türk gizli servisinin acar elemanlarından Doğan Bey'in değişik bir coğrafyada Suriye istihbaratıyla giriştiği amansız mücadelesinin anlatıldığı bu kitapta; acımasız kuralların yanı sıra arkadaşlığın sevginin duygusallığın en uç noktalarına kadar yükselecek ve bir daha da
oradan inmek istemeyeceksiniz.