Kapıyı sessizce kapattı ve salona geçti. Havada o âşık adamın parfümünün kokusu asılıydı. Bir ölünün kokusu... Sehpanın üzerindeki paketi aldı ve kâğıdını yırttı. Pencerenin kenarındaki koltuğa ilişti. Gümüş işlemeli bir çerçevenin içinden hâlâ yaşıyormuşçasına gülümseyen gözlerin sahibine baktı uzun uzun. Resmi göğsüne bastırdı ve kendi kulaklarının bile duyamayacağı kadar kısık bir sesle fısıldadı:
"Affet bizi Yasemin. Hepimizi affet."