İslam inanç kültür ve medeniyetinin teşekkülünde nesilden nesile aktarılmasında en etkin olan disiplinlerden biri belki de başta geleni tasavvuf geleneğidir. İslam düşüncesi aklî ve nazarî planda kelam ve felsef yoluyla belli bir sisteme oturtulurken İslam inancının ibadet ve muamelat yönüyle pratik hayata nasıl aktarılıp icra edileceğini öğretme görevini de Fıkıh ekolü üstlenmiştir. Kısaca İslam maneviyatı ve irfan diye ifade edebileceğimiz Tasavvuf ise inanç ibadet ahlak ve manevi tecrübe itibari ile dini duygunun gönüllerde tam anlamıyla yerleşmesini ihlas takva aşk ve muhabbet temeline dayalı bir kulluk bilincini kalplerde yer etmesini amaç edilmiştir. Bu özelliğiyle İslam'ın asırlar boyu farklı coğrafyalarda yayılıp gönüllerde nakşedilmesinde birinci derecede rol oynamıştır. Tarihi ve sosyolojik araştırmalar göstermiştir ki İslam'ın zaman içinde Hicaz bölgesinin dışiındaki Orta Asya Kafkaslar Balkanlar Afrika Uzak Doğu ve hatta Amerika'da yayılıp yerleşmesinde en büyük etken tasavvuf kültüründen beslenmiş derviş ruhlu gönül insanlarının tebliğ ve irşad faaliyetleri olmuştur...