Atatürk'ün ekonomik görüş ve uygulamaları sır değil elbette. Dileyen dilediği kadar yayın bulabilir bu konuda. "Dilemek" ve "bulmak"... "Olsa ile bulsa bir araya gelse" türünden çetin bir iştir bu ülkede... Dilemiyor ya da dileyemiyor beyni yıkanan geniş kitleler. Küresel şer güçlerin iletişim organları halkın merakını başka yönlere çekip engel oluyorlar Atatürk'ün gereğince ve yeterince öğrenilmesine.
Sonra ne oluyor? Dilemeyen bulamıyor bulamayan bilemiyor.
Peki ne olacak? Eli kolu dili ve kalemi bağlı oturulacak mı?
Hayır elbette hayır! Dilemeyenlere diletilecek bulamıyorum diyenlerin önüne koyulacak aradıkları.
Koyulacak da nasıl?
Atatürk Ekonomisini hakkında kalem oynatacak adamın yalnızca araştırmacı olması yetmiyor. Cazim Gürbüz gibi kamu ve özel sektördeki önemli ve değerli deneyim ve birikimlerinin de olması gerek. Sonuçta eskilerin deyimiyle "tecrübe konuşacaktır". Atatürk devletçiliğinin kaleleri olan Türkiye'nin en büyük KİT'lerinde çalışmış Cazim Gürbüz. Babasının ekmek yediği Ziraat Bankası'nın bursu ile okumuş üniversiteyi 45 yıl hizmetle ödemiş bu bursun karşılığını. Sonra tarımına bir yıllık emeğin bile az geldiği Türk tütününün sevdalı yari Tekel'de başmüdürlük yine bir KİT sayılabilecek TSE'de (Türk Standartları Enstitüsü) Bölge Müdürlüğü yapmış. Ve son olarak özellikle hububat ve haşhaş üreten çiftçinin gerçek kara gün dostu Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyeliği yaparak bir yıl bu kurumun aldığı kararlara imza koymuş. Bu KİT'ler kambur mudur kalkınmaya motor mudur bunu en iyi bilenlerden olması gerek. Yalnız KİT'ler mi Gürbüz Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir olarak Türk özel sektörünün irisiyle de ufağıyla da iç içe yıllardır. Onların her halini ve derdini yakından biliyor. Bu bildikleri ona o büyük sorumluluğunu algılattırıyor. Kamu ve özel sektörün her ikisinin de vazgeçilmezliğini karma ekonominin yani Atatürk Ekonomisi'nin en doğru yol olduğunu yazmak ve savunmak onun üstüne kutsal bir vazifedir.
Kitabı okuduğunuzda bu vazifenin kutsallığına yakışır bir biçimde yerine getirildiğini göreceksiniz. Dahası Gürbüz'ün şairliğini de devreye sokarak Atatürk'ün ekonomik savaşımına katılan "Ekonomik Türk Beşleri" diyebileceğimiz o beş ülkü devi hakkında yazdığı destanları da zevkle okuyacaksınız. Bir Sümer öyküsünde "Tarih kaydeder fakat destan güzelleştirir" der. Gürbüz'ün destanları da güzellemiş kitabını bu güzellemeler ekonomi gibi kitlelere sıkıcı gelen bir alanı ilginç ve çekici kılmış.