"Bir Türk zabiti ağlar mı hiç?"
Bu sözden sonra Hasan irkildi ve Komutan olduğunu anladı. Sarıldılar. Hasan esas duruşa geçip şöyle dedi:
"Teğmen Hasan emir ve görüşlerinize hazırdır Komutan'im!"
"Teğmen değil Havan Hasan."
Yeniden sarıldılar birbirlerine. Çevrelerine bakındılar. Hasan'ın aklına birden Suzan geldi. Sonra da mektup. Açıp okumaya başladı. Ağlamak istedi ancak ağlayamadı çünkü ağlamak hakkını kullanmıştı çoktan.
"Neden ağlamak istedi ki?"
Çünkü Suzan veremden ölmüştü. Bu konuda başka şeyler demek istemem Sağdıç. Suzan kurtulamamış ancak vatan kurtulmuştu. Hem içresindeki o ateş-i suzan ile Suzan hep yanındaydı Hasan'ın. Değil mi Sağdıç?
Neyse sözü kısa ve özü uzun tutalım. Zaten epeycene konuştuk. Seni umut ve muhabbetle gözlerinden öperim kolay ve rastgele Sağdıç... Haydi hayırlısı. . .