Yıllardan beri Osmanlı Hukuk sistemi ile alakalı kitaplar telif etmekte makaleler yazmakta ve konferanslar vermekteyim. Belli kesimlerin hoşuna gitmediğinin farkındayım. Osmanlı devleti'nin bir Müslüman Devlet olduğunu biliyoruz ve aksine yorumlar karşısında yıllardır şaşırıp kalıyorduk. Meğerse Osmanlı devletine karşı olanlar ve hem de en baştakiler kuvvetle muvaffak olamadıkları tarihin çarpıtılması meselesine çeşitli dalaverelerle ve kiralık kalemleri kullanarak emellerine ulaşmak istediklerini yıllar sonra öğrendik. Öğrendik ki Prof. Ömer Lütfü Barkan da ve hatta bir yerde Prof. Fuat Köprülü de bir türlü rejimlerini halka meşru göstermeyi başaramayan siyasetçilerin emirleri ve talimatları doğrultusunda kalemlerini kullanmışlardır.
Ben bir İslam Hukuku uzmanıyım ve Türk Hukuk tarihçisiyim. Osmanlı hukuk sistemini inceleyen Osmanlı kanunnameleri başta olmak üzere çok sayıda eserim olduğu için bana Osmanlı tarihçisi nazarıyla bakıyorlar. Ancak genel tarihin hukuku tarihi bilinmeden yazılamayacağına inananlardanım. Ben de insanım. Kaleme aldığımız ve bu zamana kadar 250.000 adet satan Bilinmeyen Osmanlı adlı kitabımıznı birinci baskısında veya diğer eserlerimizde bazı tashih hataları ve hatta bilgi hataları olabilir.
Benim dusturum: "Eğer bir mes'elenin münâzarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının (Beni tenkit edenler bilinen manada Hasmımız değildir ve zaten burada hasımdan kasıt da farklı görüşü ileri süren taraf demektir) haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa insafsızdır. Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit o münazarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa zararsız bilmediği bir mes'eleyi öğrenip menfaattar olur nefsin gururundan kurtulur. Demek insaflı hakperest hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse yine rızâ ile kabul edip taraftar çıkar memnun olur."