"Benim filmim bir taşra kasabasında müzisyenler ve onların etrafındaki halkı merkeze koyarak kasaba insanlarının darbe ortamındaki hayatı nasıl yaşayıp karşıladıklarını anlatmayı öngörür. Bu kapsamıyla 'Beynelmilel' taşra ölçeğinde iktidarın hedeflediği dünyaya dönük uygulamalar bakımından sıradan insanın o 'küçük insan' ın bu değirmene su taşımaya nasıl gönüllü davrandığının ya da bu sürecin nasıl gerçekleştirildiğinin bu başarının salt havuç-sopa politikalarıyla uygulanamayacak kadar çeşitli ve ince ince yönyemlerinin bulunduğunun resmidir.
"Beynelmilel" neredeyse tümden allegori ile gündelik hayat öğelerinin iç içe geçmiş halini oluşturmuştur; bizim allegoriye başvurmaktaki ölçümüz cuntacıların gündelik hayata müdahil oluş biçimleridir. Bu yolla darbeyi gerçekleştirenlerin ufuklarının 'dar kışla mantığı'ndan öte bir boyut ve derinlik taşımadığını kavrama imkanı buluruz. 'Beynelmilel' sonuç olarak 'erdemsiz güç kıyıcıdır' sözünün ne kadar doğru olduğunu gösterir seyirciye..."