Oyunumuz kaçıncı perdesini açıyor belki de hiç kapamadı. Oyun sizin seçtiğiniz mi yoksa Tanrı'nın ki mi? Gerçekten seçim yapabiliyor muyuz? Hayat ne istersen onu mu veriyor gerçekten. Veriyor emin olabilirsin. Ama seçim benimki mi? Yoksa Hayyam'ın dediği gibi dama tahtasındaki piyona yaptırılan alışılmadık bir hamlemi sadece. Hiçliğin kuyusu mı sonumuz. Kayıkçı zırt pırt saatine mi bakıyor geç kaldığımızı düşünerek. Neyse ne? Tercihler kimin? Senin mi? Emin misin? Ben de öyle düşünmüştüm.
Yani şuan bu kitabı okuman için ben hiçbir çaba sarf etmedim. Okumak tamamen senin tercihin kafanda sorular oluştuysa suç benim değil. Okumayabilirsin. Ya da yarın gidip herkese tavsiye edebilirsin. Son zamanlarda okuduğum; En garip. En iyi. En zırva. En. E. Kitap diye. Her ne olursa olsun. Artık kitabı okumaya başladığındaki sen değilsin. Hayatını geri dönmemek üzere değiştirdin. Kitabı önerinle okuyacak insanların da hayatları bir daha aynı olmamak üzere değişecek. Benim hayatım da değişti. Yazmaya başlamadan önceki ben değilim artık.