Varlık delillerini birbir kaybeden filozof sonunda düşünceye takılıp "Düşünüyorum! Öyleyse varım!" diye haykırır. Güç olan istinad edecek noktayı dayanılacak bir şeyleri bulabilmektir...
Kendi varlığıyla ilgili tereddüdleri tardeden insan varlığın çehresindeki ilim kudret hikmet tecellilerine bir yaratıcı aramaya başlar. Düşünmek aklın tabiî muktezasıdır. Düşünmeyi sual tetikler. Önce sormaya başlar sonra cevab ararsınız...
Aklın meçhullerden kucak kucak devşirip zihnimize boşalttığı suallerin cevab kaynakları ya aklın tasdikine mazhar olmuş ilmî hükümlerdir ya da bütün şümûluyla dindir. Dinî bilgi ve muhtevanın aklın kabulüne mazhar olması başlı başına ciddi bir bilgi ve meşguliyeti gerektirir.
Ömrünü dinî hakikatlerin akla uygunluğunu isbat ve neşirle geçirmiş olan Mehmed Kırkıncı'nın bu eseri hayatî hemen bütün suallerinize cevab anahtarı olacaktır. Derin bilgisi keskin zekâsı ve şaşırtıcı mantığıyla Kırkıncı Hoca'yı iç âleminizin dost bir simâsı olarak taşıyacak ve varlığıyla teselli bulacaksınız. Artık her zor suali "Nasılsa Kırkıncı Hoca'da kesin bir cevabı vardır!" rahatlığıyla savuşturacaksınız.