Bir başka İtalyan bindi Helikopter'e: Elio Vittorini. Bu kez Sicilya'ya gidiyoruz ama trenle. Denizin üstünden uçar gibi. Oğul Silvestro babasından bir mektup alır; yaşını başını almış baba aşık olmuş kaçmıştır. Annene iyi bak demektedir. Atlar trene Silvestro ver elini Sicilya: Annesine atacağı kartpostalı kendisi götürmeye karar verir. Çocukluğu da trenlerde geçmiştir o pek yoksul Güney'de. Bir sürü insanla karşılaşır trende konuşurlar. Sonra iner Signora Concezione'nin annesinin evine varır; annesi aşıcı olmuştur. Ev ev gezer yine konuşurlar. Hep konuşurlar: Dünyadan güzelliğinden umutlardan çocukluktan yoksulluktan böbürlenmelerden insandan. Dullarla kocakarılarla bileycilerle...
"Her türlü şüphe ve yanlış anlaşılmayı önlemek için Sicilya Konuşmaları'nın baş kişisinin kendi hayatımdan alınmadığını onu çevreleyen ve ona eşlik eden Sicilya'nın da bir rastlantı sonucu Sicilya olduğunu söyleyerek okuru uyarırım; ancak Sicilya adı kulağıma İran ya da Venezüella'dan daha hoş geliyor. Hem bütün müsveddeler bir şişe içinde bulunmuş da olabilir" diyor Vittorini kitabının sonuna koyduğu notta. Hem haklı hem haksız bence. Bir kere çalışıp da ücretleri karşılığında portakal alan portakallarını satmaya çalışıp beceremeyen bu yüzden o kasabadan bu kasabaya trenle gezen hele de karısı kendisine sunulan portakalı beğenmeyip reddedince öfkeden kızaran ama susup oturan işçi sanmam ki başka bir memlekette olsun.