"Ola ki büyü yoktu da kitaplarla büyülenmiş daha görmeyi gereğince öğrenememiş bakışlar vardı hastalıklı ve çocuksuluğa zorunlu büyümeyi beceremeyen türde okurların bakışları.
Sağlıklı bakış nedir öyleyse söyler misin?
Renklerin şekillerin dağların insanların seslerin solmasını silinmesini dağılmasını izlemekten korkuşum bozulurken nesnelerin katı gerçekliğini duyurtan o yanılsamalı büyü yüzünden. Mezhep ve milliyet çekişmelerini yobazlık ve cehaleti kadınların çilekeşliğini gençlerin ayaklığını velhasıl küçük yerlere has her türlü olumsuzluğu süzüp eritiyor içinde değiştiriyor ya da yok ediyor o büyü. Yine de hayatın hiçbir döneminde yakalanamayacak bir gerçekliği var o büyünün. Her şeyi elinle koymuş gibi bulacağına emin yarım yamalak sakar bir bakışla baktığın halde bile. Vakitsizce sonsuza karışan her şey gibi son büyülü günlerin bilinmezliği yüzünden de sürekli bir sıkıntı oldu bunun karşılığı. Bir daha doğduğu ait olduğunu hissettiği yere dönemeyenlerin bu yüzden her yerde hep bir misafir haliyle tedirgin bir işaret bir haber beklentisi içinde yaşamaya çalışanların tanıyacağı iflah olmaz sıkıntı."