Devrimci kavramı aslında tarih boyunca farklı sınıf çıkarlarına göre farklı anlamlar yüklendi. Küçük-burjuva devrimciliği ile proleter devrimciliğin gerek çeşitli siyasal tutumlar gerekse örgütlenme anlayışları bakımından birbirlerinden kalın çizgilerle ayrıldıkları kesin. Marksist tutum bu tür ayrılıkların üzerinin örtülmemesini ve farklı sınıfsal konumlardan kaynaklanan farklı devrim ve örgüt anlayışlarının birbirine karıştırılmamasını gerektiriyor.
Küçük-burjuva devrimciliği işçi sınıfı içinde sabırlı ve planlı bir örgütsel çalışmaya gelemiyor. Dolayısıyla bu tür siyasi çevrelerin sınıf hareketini ilerletici taktikler üretebilmeleri ve sınıf temelinde devrimci bir kitle çalışması yürütebilmeleri mümkün değildir. Siyasi mücadelenin ve kitle çalışmasının genel mantığını ve tarzını son tahlilde küçük-burjuva devrimciliğinin oluşturduğu yapıların devrimci işçi mücadelesinin gerektirdiği tipten bir parti örgütlenmesini yaratamayacağı açıktır.
Bu sorunları doğru ve devrimci tarzda çözebilmek için sınıf temelli samimi bir inanca buradan kaynaklanan bir mücadele anlayışına ve bakış açısına sahip olunması şart. Bunu başaracak olanların ilkeli azimli ve tutarlı bir şekilde sınıf içine gömülüp devrimci tarzda örgütlü bir siyasi mücadele yürütmeye çalışanlardan çıkabileceği bilinmeli. Bu kriterlere uymayanların ise göğüslerine hangi etiketleri iliştirirlerse iliştirsinler işçi sınıfının devrimci çizgisinin uzağına düşmeleri ve burjuva ya da küçük-burjuva sol siyasetlerin çekim alanlarına kapılmaları kaçınılmaz olacaktır.