Bir dünya sistemi yaratmış olan kapitalist üretim tarzı ulusal yalıtılmışlığın karşısında çok yönlü uluslararası ilişkileri ve çeşitli düzeyde ittifakları gerçekten de kaçınılmaz kılmaktadır. Fakat bu kaçınılmazlık kapitalist sistemin varlığını değişmez bir gerçeklik olarak kabullenip onun yasalarına boyun eğmeyi ve bu yasaları savunmayı değil tam tersine artık iyice çürümüş ve yozlaşmış bu kapitalist düzeni aşıp geçmeyi emrediyor. Günün yakıcı sorunlarına işçi ve emekçi kitlelerden yana çözüm sunabilmek mevcut işleyişi aşan devrimci bir alternatif dikmeyi gerektiriyor. Ve günümüz dünyasında savunulması gereken bu alternatif globalleşen dünyaya denk düşecek bir işçi iktidarından başkası olamaz.
Avrupa'nın birliği söz konusu olduğunda da çözüm yolu nettir. Üretici güçlerin bugün geldiği düzeyde insanlığın çıkarları sınıfsız ve sömürüsüz bir düzen temelinde bütünleşmeyi dayatmaktadır. Avrupa'nın emperyalist güçler arasındaki kapışmalar yine bu güçler tarafından körüklenen ulusal çatışmalar nedeniyle parçalanmasının önüne ancak işçi iktidarı altında ulaşılabilecek bir birlik son verebilir. O nedenle kapitalistlerin ''Avrupa Birliği'' programı karşısında enternasyonalist komünistler işçi sınıfının birlik programını savunur ve Avrupa Birleşik İşçi Sovyetleri sloganını yükseltirler.