Seyr'i kendi şairinden dinleyelim:
"Varoluşla dil arasındaki kadîm perde modern insanın şafağıyla birlikte aşılmaz bir duvara dönüştü" Nicedir bir fin-de-siècle figürü olarak modern şair kehanetin gücüne sığınarak ortalığa saçıyor ilencini. Estetiğin müsekkin etkisiyle mistik şiir idealinden basit kelime simyacılığına değin bir yığın edâ 'şiir-sel' adlı sarkacın fütursuz salınımı içinde sürgit genişliyor... Ve şimdilerde fiyakalı bir hologram suretinde boy gösteren şair (artist!) kontrolsüz ışık ve sesin bulanık sularında giderek seyr'in künhünden uzaklaşıyor...
Cem Yavuz önceki kitabı Ayn'da belirginleşen dille görme'ye doğru tasarrufunu birbirini bütünleyen iki yeni kitapla Seyr' ve Seyr'engiz'le sürdürüyor. Dilin sınırlarını deneyimleyerek koyulduğu yolculuğu bu kez rüya ve hayâlin imkânlarıyla derinleştiren Yavuz Seyr'iyle okuyucuya şunu vaadediyor: Perdeyi kaldırın semâ'ya katılın..
Bireyin özel olarak da şairin Seyr'i boyunca uğradığı 'hâller'i kayda alan Seyr'engiz ise modern şiire ilişkin tartışmaların yörüngesinden kopmaksızın; Batı dillerindeki 'image' kavramını hayâl sözcüğüyle ikame ederek yeni bir şiir ontolojisi öneriyor. Şiirin asl'ına ilişkin Cem' edici bir tasavvura açılan kitap bir berzah olarak hayâl ile rüyayı seyr'ederken; dilin hayâle bağlandığı görsel boyutu sesle izleyip ona üçüncü bir boyut ekliyor...