18. Hücre yazarın herhangi yazınsal kalıp ve biçim kaygısı gütmeden gerçekleri olduğu gibi yansıttığı bir belge niteliği taşırken İran'daki Şah döneminin acımasız baskısını çıplak faşizmin uygulanışını ve insan onurunun yok edilişinin hikâyesini anlatıyor. 18. Hücre o totaliter sistemin pornografik cinayetlerinin ve dehşetinin gerçekçi bir yaklaşımla yazınsal dile dönüşümünün bir ürünüdür.
"İran'da yazar söylemek istediği şeyin tam olarak nereye ve kime ait olduğunu bilemiyor. Biz romanlarımızda yaşamın bütün boyutlarını ele alamıyoruz. Yaşamda öyle sorunlar var ki Batı'nın yazarı onları ortaya atmakta özgürdür; ama biz değiliz! Yüzyıllar önce Hafız ve Mevlana yazdıktan sonra sansüre maruz kalırlardı; ama biz şimdi yazmadan önce sansürleniyoruz. En başta da kendi kendimizi sansürlüyoruz."
A. E. Dervişiyan