Ekonomi otuz yıldan beri süregelen iktisadi küreselleşmenin ve neoliberallerin dogmatik yaklaşımının yarattığı tartışmaların güçlü ideolojik ontolojik ve hatta tasavvufi içeriğiyle tuzağa düşüyor.
Eldeki veriler küreselleşmenin tüm dünyada genelleştirdiği ipini koparmış tüketici modelinin ne yazık ki dünyayı felakete götürdüğünü göstermektedir. Asya Kaplanları'ndan ve Brezilya'dan sonra Çin ve Hindistan'ın da iktisadi çıkışı dünyanın su ve enerji kaynaklarının kabul edilemeyecek bir şekilde tükenmesine neden olmakta katlanılmayacak derecede küresel ısınmaya yol açmakta ve tehlikeli siyasi ve askerî rekabetlere neden olmaktadır.
Birçok ülkenin banka sistemini sarsan derin bunalım ve giderek artan iktisadi gerileme işaretleri bu kitapta açıklanan iktisadi işletme birimlerinde derinliğine bir reforma neden olacak mıdır? 90'lı yılların başında görülmeye başlanan bunalım (yolsuzluk banka savurganlığı artan eşitsizlikler zincirlerini koparmış borsa kapitalizmi tarafından finansal rantlara haksız şekilde el konulması) artık kural haline geldi. Son on beş yılda birbirini izleyen birçok bunalım küresel ekonomiyi sarstı: 1995'te Meksika iflastan kurtarıldı. 1997'de sıra Güney Doğu Asya ülkelerine geldi. 1998'de kurtarılması gereken bir Rusya vardı. 2000'de Türkiye ve Arjantin bunalıma girdi. Özellikle teknolojik değerlere hayranlıkla yaratılan borsa köpüğü de patlar ve değerler tepetaklak olurken uluslararası borsa bunalımı ortaya çıktı. Artık piyasaların küreselleşmesi nedeniyle hiçbir ülke sanayileşmiş ekonomilerde ortaya çıkan bunalımdan korunacak halde değildir. İktisadi küreselleşme hiçbir baskı olmaksızın evrensel düzeyde hareket eden her türlü spekülatörlerin manevralarından oluştuğundan salgın daha hızlı ve sert olmaktadır.