"Uyandım. Sabah oluyor bu çam ve tuz kokan doğada. Evde değiller. Neden sonra fark ediyorum iskelenin ucundalar. Baş başa vermişler; Nilgün'ün saçları uçuşuyor denize doğru. Yanı başlarında dalgalar çırpınıyor; köpükleri ayaklarının altında sönüyor. Deniz maviliğiyle soğuk. Ölüm kadar. Bir dostu kaybedecek olmanın sızısı kendini büyütüyor günbegün. Seyretmek için varım şimdi burada. Bedenlerimizden ve sabah güneşini ağırlayan bu evden geriye sadece seslerimiz kalacak..."