Ana rahminde beyin ve merkezi sinir sisteminin oluşmasıyla "esas canlı"nın ortaya çıktığını söyleyen ve buna "Evrensel Eşit Kuyruklu Canlı" adını veren yazar aynı adı taşıyan kitabının 1.cildinde araştırmalarını Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kuran tefsirinden de faydalanarak kutsal kitaplarda ve özellikle Kuran'da bu canlının izlerine yoğunlaştırıyor. Kadın erkek eşitliğinden son dönemlerde gündemimize giren demokratik açılım tartışmalarına kadar farklı konulara yeni vurgular yapıyor. Her türlü eşitsizlik ve şiddetin sona erdirilebilmesi için "Evrensel Kuyruklu Canlı"nın eşitliğini temel almamız gerektiğini gösteriyor. Karmaşık bir varlık olan insanı tarih efsaneler evrensel sembol ve rüya dili kutsal kitaplar ve kuantum araştırmaları gibi değişik disiplinlerin sağladığı bilgileri psikoloji biliminin verilerinden süzerek anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.
Savaş kargaşa vahşet tecavüz dayak gibi davranış bozuklukları eşitsizlikten kaynaklanır. Barbar dönemlerin "kuvvetli zayıfı yer" anlayışı hakimdir. Ve insanın yaşam enerjisi olarak aşağıdan yukarı anüs-bağırsak-mide-gırtlak-ağız organlarını kullanması ile ilgilidir. Oysa; biz doktorların "Merkezi Sinir Sistemi" dediğimiz kapaktaki şeklin esas canlı olduğunu özetle şu şekilde anlayabiliriz:
1. Sistem yara kabul etmez: Kafanızı çarptığınızda 100 milyon beyin hücresi kaybolursa kendini yenileyemez. Omuriliğiniz boyun hizasında kesilirse ölüm kesindir. Bel hizasında kesilirse belden aşağınızda felç kesindir. Tedavisi yoktur. Oysa gövdenizde bir yara çıksa veya bir ameliyatla kesilse sistem emir verir yarayı iyileştirir.
2. Organizma da en sağlam kemiklerle kollanır. Kalın kafa tası ve kalın omurga kemikleriyle. Bu nedenlerle bir anatomi kitabından alınmış bu sisteme bilimle az çok uğraşan hiçbir kimse itiraz edemez ve savaşları bitirebilecek tek fotoğraftır. Bir başka deyişle içimizdeki benin fotoğrafıdır. Bunda din dil ırk renk cinsiyet farkı yoktur. Kur'an'ın dediği gibi Allah hepimizi dünyaya Halife (kalfa) olarak göndermiş hiçbirimize baş kalfalık vermemiştir.