Duvardaki eski zaman işi külüstür saatin metal tokmağının çana üç defa vuruşu Sarıkız'ın anılarını böldü attı. Dili damağı kurumuş birbirine yapışmış olduğunun farkına vardı. Gözlerini hafiften araladı. Pencerenin en ufak aralıklarından acı ıslığı çala çala odaya sokulan rüzgâr mumun ölgün yalımına dansettiriyor eşyaların gölgelerini acayip biçimlere soku sokuveriyordu. İhtiyar ve hasta Sarıkız odadaki ölü rengin etkisiyle bütün eşyaların sarıya bulanmışlığından ürktü. Ölüm yakınlarda gireceği her odayı önce kendi rengine mi boyuyordu yoksa? Bu gerçek miydi? Ölüm sırası ana babasından Karabiber'den kocasından ve daha nice yakınlarından sonra ona mı dayanmıştı? Bu dayanılmaz ağrılar sızılar birer öncü haberci miydiler?