Kızı Asiye üç yaşında oğlu Ümit altı aylıkken subay kocası şehit düşen genç bir kadın düşünün. Sonra da onun bir daha evlenmeden ve namusunu koruyarak hayat mücadelesi verdiğini hayal edin. Bu kutsal anne nice maddi-manevi zorluklar çekmiş ve çocuklarını büyütüp yetiştirebilmek için nice sıkıntılara katlanmıştır öyle değil mi?
Bu zorlu hayat mücadelesinin dram hâlini ise üniversite çağına gelmiş Asiye yaşayacaktır artık; çünkü o kutsal kadın kansere yenilmiş ve genç kız askerî lise sınavlarını kazanan kardeşiyle beraber ortalıkta kalakalmıştır.
Sonrasında toyluktan kaynaklanan yanlış bir karar sonucu yanlış bir evlilik...
Ve Adin... Evliliği ne kadar yanlış da olsa genç kadını hayata bağlayan güzeller güzeli biricik kız evlat...
Sevgiden yoksun bir yaşama çekilen maddi sıkıntılara alkol ve aldatma eklenirse nasıl bir aile hayatı oluşur bir tahayyül edin.
Tüm bu süreçte kocasını alkolden koparıp onu Hak yoluna getirmeye çalışan evinin maddi sıkıntılarına çareler arayıp bulan ve kızını büyütürken öksüz-yetim kardeşini de okutup evlendiren bir genç kadın... Asiye...
Ahlakı fazileti fedakârlığı aile müessesesine olan saygısı onu bir sabır taşı abidesi hâline getirmiştir.
Romandaki heyecan ve düşünsel zenginlikler tam burada başlıyor. Çünkü Asiye mizacına çok uygun olan ve iç dünyasına muhteşem güzellikler katan dinî bir akımla tanışmıştır: Tasavvuf.
Sonrasında sofilik yolunda ağır ve emin adımlarla yürürken irfan sahibi mürşitlerle tanışacak; Mekke Kudüs gibi şehirlerde seyahat edecek; İslam'ın üçüncü kutsal şehri addettiği İstanbul'un sırlarına vakıf olacaktır.
Okuyucular bu eserde çağdaş derviş Asiye'yle birlikte kutsal şehirlere yolculuk yaparken oldukça heyecanlanacak ve aynı zamanda dinî tasavvufî konularda birçok bilgiye sahip olacaktır.
Ayrıca atom çekirdeğinden galaksilere kadar birçok sırrın aydınlatıldığını görecektir.
Sade bir dille yalın ve açık bir anlatımla gerilim ve kültür öğeleri iyice harmanlanarak kaleme alınan bu romanın edebiyat dünyasında ses getireceği kuşkusuzdur.