Hastane eczanesinden aşırdığı içi rengarenk haplarla dolu ilaç kutularını açtı ve hepsini büyükçe bir bardak suyla içti. Yavaş hareketlerle yatağına geçip ellerini göğsünün üzerinde birleştirerek sırtüstü uzandı. Gözlerini diktiği örümcek ağıyla kaplı kirli tavanda Maktule Hanım'ın beyazlar içinde gülümseyen siluetini yüzünde donup kalan memnuniyet ifadesiyle seyre daldı. Ağırlaşan göz kapaklarını kaldırmak için küçücük bile olsa çaba sarf etmeyi gereksiz buldu..."